
Vazoda 40 tane gül… Düşüncesi bile içimi kıpır kıpır ediyor. Sanki bir bahar dolusu mutluluk, minicik bir alana sığdırılmış gibi. Gözümde canlanıyor hemen; o kadife yapraklar, o mis gibi koku… Ah, o koku! İnsanın içini ısıtan, en karanlık günde bile umut vadeden bir şey.
Geçenlerde bir arkadaşımın doğum günüydü. Ne alsam diye düşünürken aklıma geldi: Antalya çiçekçilerinden şöyle kocaman, 40 tane gülden oluşan bir aranjman yaptırsam nasıl olur? Dedim ya, aklıma geldiği anda içim kıpır kıpır oldu. Sanki ben alacakmışım gibi sevindim.
Çiçek siparişi vermek aslında ne kadar da kolay değil mi? Birkaç tıkla, istediğin renk, istediğin tür, istediğin adrese… Ama o 40 gülün anlamı bambaşka. Sadece bir hediye değil, bir sevgi ifadesi, bir özür dileme şekli, bir “iyi ki varsın” deme biçimi.
Düşünsenize, o 40 gül, vazo içinde, odanın en güzel köşesine yerleşmiş. Her sabah uyandığınızda, ilk gördüğünüz şey o güzellik. Gün boyu, bakıp bakıp mutlu olacağınız bir detay. Misafirleriniz geldiğinde, ilk dikkatlerini çekecek olan şey. Ve o güller, o anı özel kılacak. O sohbeti daha keyifli hale getirecek.
Belki de sevgilinize sürpriz yapmak istiyorsunuz. Belki de annenize, onu ne kadar çok sevdiğinizi göstermek. Belki de sadece kendinizi şımartmak. Ne sebeple olursa olsun, 40 tane gül, her zaman doğru seçim.
Peki, hangi renk güller? Kırmızı mı, aşkın ve tutkunun rengi? Beyaz mı, saflığın ve temizliğin simgesi? Pembe mi, zarafetin ve şefkatin ifadesi? Belki de hepsinden karışık, rengarenk bir buket. Seçim sizin, karar sizin. Ama emin olun, o 40 gül, her türlü duyguyu en güzel şekilde ifade edecek.
Ve unutmayın, çiçek siparişi vermek sadece bir başlangıç. O güller, hayatınıza güzellik katacak, sevdiklerinizi mutlu edecek ve unutulmaz anılar biriktirmenize yardımcı olacak.